Bilim ile Din Çelişik İki Kavram Mıdır ?
Günümüz Türkiye'sinde din ile bilim birbirine tezat iki kavram ya da birbirinin alternatifi iki kavram gibi bir algı oluşturulmuştur. Özellikle "Evrim" karşıtlığı konusunda bu sorun baskın bir şekilde gündeme gelmektedir. Evrim teorisine karşıt olarak yaratılışçılık fikri savunulmakta ve desteklenmektedir. Hiç kuşkusuz evrim karşıtlığının bir çok ayağı bulunmakta. Biz bunlar içerisinde belirgin olmayan fakat en önemli olabilecek bir başlığı inceleyeceğiz. Felsefe-Din ilişkisi..
Bizlerin "dinsel"diye nitelendirebileceğimiz bilgi ile felsefi veya bilimsel bilgi arasında gerek yapıları, gerek kaynakları, gerekse erekleri açısından çok ciddi farklılıklar vardır. Bu bağlamda dini bir bilgi ile bilimsel bir bilgi arasında kulvar ve zemin farklılığı neticesinde anlaşamama söz konusudur.
Söz konusu dinsel bilgide, bilim yada felsefede anladığımız gibi bir bilgiden bahsedemeyeceğimizi belirtmek isterim. Bunun yegane sebeplerinden biri din, insanın dünyayı bilme ihtiyacından çok, dünyaya ve onu idare eden ilkeye (Tanrı'ya), insan hayatının bir anlamı olduğuna inanma ihtiyacına cevap verir.
İnanma ve bilme arasında çok açık bir fark vardır. Bilinen bir şeye inanılmaz, o şey sadece bilinir. Bu nedenle "Evrime inanıyor musun?" sorusu en hafif tabir ile abestir. Bu soru "Yer çekimine inanıyor musun ? " , "Hücre teorisine inanıyor musun ?" sorularından farksızdır.
İnanılan bir şeyin bilinmesi olanaksızdır. Dini bilginin içerisinde ki "iman" inanılan şeyin bilinmesi ihtiyacı içerisinde değildir. Aynı şekilde "iman" herhangi bir bilimsel veya felsefi bilgi ile doğrulanmaya ihtiyaç duymadığı gibi, herhangi bir bilgi tarafından yanlışlanabilecek bir özellikte ve yapıda da değildir. Kısaca; "İman" anlamındaki inancın konusu olan şey, herhangi bir bilgi ile ortadan kaldırılması yapısal olarak mümkün olmayan şeydir.
Söz konusu dinsel bilgide, bilim yada felsefede anladığımız gibi bir bilgiden bahsedemeyeceğimizi belirtmek isterim. Bunun yegane sebeplerinden biri din, insanın dünyayı bilme ihtiyacından çok, dünyaya ve onu idare eden ilkeye (Tanrı'ya), insan hayatının bir anlamı olduğuna inanma ihtiyacına cevap verir.
İnanma ve bilme arasında çok açık bir fark vardır. Bilinen bir şeye inanılmaz, o şey sadece bilinir. Bu nedenle "Evrime inanıyor musun?" sorusu en hafif tabir ile abestir. Bu soru "Yer çekimine inanıyor musun ? " , "Hücre teorisine inanıyor musun ?" sorularından farksızdır.
İnanılan bir şeyin bilinmesi olanaksızdır. Dini bilginin içerisinde ki "iman" inanılan şeyin bilinmesi ihtiyacı içerisinde değildir. Aynı şekilde "iman" herhangi bir bilimsel veya felsefi bilgi ile doğrulanmaya ihtiyaç duymadığı gibi, herhangi bir bilgi tarafından yanlışlanabilecek bir özellikte ve yapıda da değildir. Kısaca; "İman" anlamındaki inancın konusu olan şey, herhangi bir bilgi ile ortadan kaldırılması yapısal olarak mümkün olmayan şeydir.
Not: Yazı hazırlanırken Prof. Dr. Ahmet Arslan'ın "Felsefeye Giriş" kitabından yararlanılmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder