İstanbul'dan Sayfalar - Prinkipo Rum Yetimhanesi

     İstanbul'un yıkılmaya yüz tutmuş, tozlu, korunmaya ve onarılmaya muhtaç sayfalarından birini aralıyoruz bugün. Tarihe tanıklık etmiş, biri yıkılan diğeri ise yeni kurulan 2 devleti görmüş, 20. yüzyılın 2. yarısına kadar aktif olarak ayakta kalmış bir yapının iç burkan öyküsünü inceleyeceğiz sizlerle.


     
Resim 1- Yetimhanenin Dışarıdan Görünüşü 


    1898 yılında yapımına başlanmış ve 1899 yılında yapımı tamamlanmış olan bu yapı, dönemin ünlü mimarlarından nam-ı diğer "Mimar-ı Şehir" olarak bilinen Fransız Alexandre Vallaury   tarafından tasarlanmıştır. Bina farklı kaynaklarda geçtiği üzere dünyanın en büyük birinci veya ikinci ahşap binası olma özelliğini taşıyor. Bina tasarlandığı dönemde otel olması için inşa edilmiş olmasına rağmen Fransız şirket ile Osmanlı devleti arasında anlaşmazlık nedeni ile otel olarak işletilmesine izin verilmemiştir. Eğer bu yapı otel olarak kullanıma açılsaydı ismi "Prinkipo Palas" olacak ve belkide  bugünlere kadar bu isimle gelecekti. Otel olarak açılmasına izin verilmeyince yapı, Eleni Zarifi isminde bir rum tarafından 1902 yılında satın alınmış ardından Sultan Abdülhamid(II) onayı ile rum yetimhanesine dönüştürülmüştür. Bu tarihten itibaren bu muhteşem yapının ismi Prinkipo Rum Yetimhanesi veya Büyükada Rum yetimhanesi olarak varlığını devam ettirmiştir.


Rum yet 4
Resim-2 Yetimhanenin bugünkü görüntüsü


     Yetimhane 1903 yılında faaliyete başlamıştır. Aktif olarak kullanıldığı dönemlerde farklı amaçlarla kullanım şekli değişmiştir. Örneğin 1. Dünya savaşı sırasında yetimhaneye Kuleli Askeri Mektebi yerleşir ardından işgal dönemi gelir ve işgal kuvvetleri adaya rum göçmenleri gönderir ve bu sürede yetimhane rum göçmenleri ağırlar. Bu farklı kullanımlar nedeniyle yetimhanenin Heybeliada'ya nakledilmesi düşünülür ve yetimhane Heybeliada'ya kaydırılır.
     Yetimhane 1964 yılında Kıbrıs üzerine yaşanan kriz nedeniyle kullanıma kapatılır. Yine bu yıl Yetimhane Vakıflar Genel Müdürlüğüne devredilir. Yetimhane 1964 yılından 2010 yılına kadar Vakıflar Müdürlüğünde kalır ve bu dönemde kullanıma tamamen kapalı, yıkılmaya terk edilmiş durumdadır. 2005 yılında Fener Rum Patrikhanesi AİHM'e başvuru yaparak Vakıflar Genel Müdürlüğüne dava açar ve dava Kasım 2009 da sonuçlanır. Dava sonucuna göre Yetimhane, tapusu ile birlikte Fener Rum Patrikhanesine devredilir.
     Büyükada'nın iki tepesinden birinin üstünde kurulu olan bu muazzam yapı tarihin umursamazlığına ve doğanın acımasız şartlarına daha ne kadar dayanabilecek bilinmez. Bu yetimhane binası, ahşap bir yapı olmanın ötesinde, sanatsal, estetik, ve kültürel miras olarak çok büyük önem taşıyor. Birçok farklı kültüre ev sahipliği yapmış olan İstanbul'un bu gibi kültürel mirasları göz göre yok oluşa  terk etmesini hazmedemiyoruz. Bu yapılar İstanbul mozaiğinin temel taşlarıdır. Bu temel taşların umarsızca yok olmasını seyretmek istemiyoruz. Bu yapılar bizlerin kültürel mirası ve tarihin tanıklarıdır. Bu tanıkların ortadan kalkmasına engel olmalıyız.


Resim -3 Yetimhane içinden görseller(Ziya Tacir)

Not: Resim -3 Ziya Tacir'in internet sitesinden alınmıştır. Detaylı Fotoğraflara Linkten ulaşabilirsiniz. (http://ziyatacir.com.tr/fotograflar_ziyatacir_rum_yetimhanesi_1_set)

Yorumlar